27 Eyl 2012
12 Eyl 2012
Detaysal(?!) Yaşam Koçu
Yaşam koçunun tam olarak neye hizmet
ettiğini bilmediğim için evire çevire dalga geçebilecek pozisyonda değilim.
Size ideal bir yaşam planlaması mı oluşturuyor? “Tamam bak maaşından 240 Lira
biriktir, o gösterdiğim evi alacağız sana sen 56 yaşına gelince” mi diyor? Veya
“Rana çok bozar seni, o bir ara Meryem vardı, ona takılsana sen” mi?!
Ben belki yaşam koçu olamazdım lakin
hayatınızdaki detayları belirleyen bir yaşam koçu olabilirdim. Şöyle bir
propagandam olurdu: Hayat ayrıntıda gizlidir! Ya da: Kendinle arandaki 7 farkı
bul!?
Detay derken şunu demek istiyorum:
-Hayır
o filme girme, diğerine gir. O film kötüymüş. O salonda izleme zaten ses
sistemi berbat.
-Ketıla
az su koy daha çabuk kaynar.
-Kıyafetlerini
katlayıp kenara koyma. Günde 3 dakikadan, haftada 21, ayda 84, yılda 1008
dakika. 16,8 saat yapar. Zaten geri kalan 7,2 saati uyuyarak geçirsen, kaldı
sana 364 gün.
-Coca
Cola’nın tadı 2 aydır garip, Pepsi’yi dene. İçme daha iyi. İlla içeceksen…
-Lucky
Strike? Kaçak al, buradaki kötü.
-Instagram
ve Word Press kullan. Daha kuul (serin) görünürsün. Zeki mi? Yemez o zaman…
-Sen
de ona Mevlana’yı ziyaret için Horasan’dan yürüyerek Konya’ya giden üç kişiyi
anlat. Oradan etli ekmeğe bağla. Vejetaryen? Hasan Sabbah’ın askerlerini
kandırma yöntemlerine geç. Ne bileyim, İran’dan filan bağla konuyu…
-Yok
merak etme, kitabın ilk 30 sayfası öyle,
sonra açılıyor. Ama sürpriz bekleme sonunda. Peşinen söyleyeyim…
1 Eyl 2012
Eşek Gibi Çalışmak ve Edebiyat
İnsanlar eşek gibi çalıştı. Çok az ülkenin ve birkaç
şirketin aşabildiği bir eşik oluştu. Şimdi, bazı insanlar eşek gibi çalışmasa
da; dünyanın büyük bir çoğunluğu eşek gibi çalışmak zorunda.
Yazıya yaptığım bu berbat girişten sonra direksiyon hakimiyetini sağlayabilecek miyim bilmiyorum. Lakin bir gerçek var ki, Sanayi Devrimi’nin yapılandırdığı dünyanın sonuna geliyoruz. Aslında bu, içinde bir diyalektik barındırıyor fakat dünyada hala “eşek gibi çalışmaya inanan” birçok kişi mevcut. Benim kuşağımın hemen üzerindeki kuşaktan (biz ne ara kuşak olduk?!) itibaren bu inancı çoğu kişide görebilirsiniz. Oysa, Sanayi Devrimi’nden önce de insanlar eşek gibi çalışan konumda değildi. Tarımın egemenliğindeki toplumlar bize hep “çok çalışır” gösterildiyse de; gerek tarlalardaki eğlenceleri (oyunlar, şarkılar…), gerekse makineleşmeye geçmeye çalışmaları onların hem daha az çalıştığını, hem de daha az çalışmaya çalıştığını gösteriyor(üretimi arttırıp hızlandırmak da bir amaç). Ancak istenenin aksine, makineleşmeden sonra süreç başa döndü, yeni çalışma alanları işçi gereksinimi ve küreselleşmeyi getirdi. Bugün, buradan tekrar “eşek gibi çalışmama” yöntemi arıyor insanlık. Belki de bu, süregelen zamanda olduğu gibi tekrar bir eşek gibi çalışma dönemi getirecek ve niyet yine bu yönde değil. Muhtemelen o gün de bunu öngörmek zordu, bugün çok daha zor. Teknoloji, günümüzde etik vb. tüm kavramların önünde gidiyor ve insanın buna yetişmesi imkansız. Bu yüzden, bugünden yapılacak bir tahmin, iki ay sonra dahi epey yavan kalabilir. Bir geçiş döneminde olduğumuzu varsayarsak (olmayabilir) eşek gibi çalışmak, kırıcı. Hayatınızı buna adadıktan sonra ileride dalga geçilecek bir hale gelebilirsiniz.
Edebiyat da tüm bu süreçten nasibini alıyor. İnternet
sayesinde belki ürün arttı ama nitelik bakımından bir yavaşlama olduğu aşikar.
Bir yazarın günümüze eğilip, içinden çıkamıyor oluşu daha bireysel ve çözümleme
meraklısı romanı, deneysel çalışmaları ve dağınık ve arayışta olan şiiri
getiriyor. Belki de yazar profilinin değişmesi gerek. Bilim-kurgu soğukluğunu
seven yazarların günümüze bakışı daha kolayca olabilir. Çünkü çalışması ne
denli rasyonel olursa olsun; bilim-kurgu veya tarihi çalışmalar yapmayan
yazarın, güne dair bir duyarlılığı olmalı. Bu duyarlılık, duygusallık demek.
Duygusal olanın günümüz yazınında yön bulması zor. Demem o ki, ya edebiyat
birkaç yıl yahut çok çok uzun süre bu şekilde niteliği düşük olarak devam
edecek, ya da birkaç çılgının başka fikirleri olacak. Ben karamsarım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)