Moneyball’u henüz izledim. Önceden fragmanını vs.
izlemişliğim yoktu. Yalnızca sporla alakalı olduğunu biliyordum. Yani Amerikan
futbolu mu beyzbol mu ondan da haberim yoktu.
Beyzbolmuş. Amerikan futbolunu Playoff’lardan itibaren
fırsat buldukça izlerim. Beyzbol ise hiç baştan sona izlemediğim, birkaç kez
gözümün takıldığı, kurallarını en az beş kez öğrenip unuttuğum bir spor.
En azından benim aklıma şöyle bir sual geldi film
başladığı an: Beyzbol bilmiyorum, filmden bir şey anlayacak mıyım? Kendimi
sanırım şöyle geçiştirdim: Anlarım herhalde. Film epey sükse yapmıştı, Oscar
adayı filan olmuştu, Brad Pitt var; anlaşılır hale getirmişlerdir…
Film bir beyzbol sahnesiyle açılıyor. Oradan başroldeki
Brad Pitt’e harika bir geçiş var. Beklemediğim bir sinematografiyle karşı
karşıyayım. Derhal kapılıyorum rüzgara.
Aslında şu an bakınca, sinematografisi öyle güzel başka
sahne var mıydı bilmiyorum. Ancak çok hızlı bir serim yaşıyoruz ve
konsantrasyonumuz merakla birleşiyor: Ortada kötü, parasız bir takım var. Daha
da kötüsü, en iyi üç oyuncusunu kaptırmak üzere. Pitt’in canlandırdığı Billy
Beane takımın menajeri (genel menajeri demek daha doğru olur, sportif direktör,
beyzbol direktörü… Yani koç değil). Bir çıkış yolu arıyor, yeni bir planlama
yapması gerek… Buradan sonrası düğüm ve çözüm.
Gerçek bir hikayeden yola çıkan filmde beyzbol sahneleri tam ayarında arka planda kalmış.
Öyle ki beyzbolsever biri sahneleri az bulabilir. Lakin Beane’in takımla
uğraşması mütemadi. Yani saha dışındaki mücadeleyi görüyoruz. Yan konulara, yan
taraflara pek ilişilmemiş. Zaten film uzun, süre el vermedi muhtemelen. Yine de
dramatizasyon kısmı da gayet güzel kotarılmış, cümle net bir şekilde verilmiş.
Konunun izin verdiği noktalarda geniş, değişik mekanlara ufaktan kaçılmış,
yoksa yorucu da olabilirmiş.
Sonuç olarak, ortaya Amerikan Sineması’nın tüm
profesyonelliğini döken, güzel bir iş çıkmış. Yine son dönem Amerikan Sineması’nın
sevdiği şekilde, “biraz kaybeden, kaybedebilen, zaafları olan, sıradan gözükse
de farklı” bir kazanan anlatılıyor. ABD’nin uzun yıllar toplum mühendisliğini
televizyon ve sinema üzerinden yapmasından ötürü, yakın coğrafyadaki tüm
insanlar gibi komplo teorileri üreterek bakıyorum Amerikan Sineması’na ne yazık
ki. Yine de “propaganda”dan uzunca bahsedeceğim çokça film var izlediğim ve
yazmadığım, oralara kalsın saçma komplolarım.
Şunu da ekleyeyim içimde kalmasın; bu tip filmler
propaganda ürünü olsun/olmasın, inandırıcılığını uyandıkça yitiren kapitalizm
rüyasını, eskiye göre farklı şekilde uzatıyor. Yani eskiden dipten gelenler, kazanıp
“1 numara” olanlar vardı. Şimdi sisteme “farklı bakan”, kaybedebilen, her daim “1
numara” olamayan kazananlar var.
Filmin Notu: 8.3
Sporla ilgili bir film izleyince, kenara attığım The
Damned United’a gitti aklım (Lanet Takım). Pek sevdiğim Brian Clough’un enteresan
kitabının uyarlaması. Brian Clough İngiliz bir menajer, “teknik direktör” diye
tanımladığımız… Futbol hayatı başarılarla dolu. Sıfırdan yaratma konusunda
eline su dökebilen yok. Kariyerinde tek kötü macerası var; Leeds United’ın
başında. Yalnızca 44 gün süren bir iş.
Clough salt başarıyla tasvirlenecek biri değil. Aynı
zamanda kendini beğenmiş, ukala, “sivri” bir herif. Filmde hem Leeds United’daki
başarısızlığı, hem de oraya gelene dek yaşadığı başarılar anlatılıyor. Şöyle
dersem daha doğru olur: Filmin her yerinde Clough ve Leeds United var.
Film Moneyball’a göre 45 dakika kadar kısa. Futbol içinde
hiç yok. Açıkçası bu benim açımdan hayal kırıklığı oldu. Clough karakterini
idrak ediyoruz ama ne denli başarılı olduğu dahi iyi verilememiş kanımca. Neden
süre uzatılmamış onu anlamadım. Her şeyin üzerine bir saat daha gidilebilirmiş.
Bir buçuk saati geçmeme kuralı konmuş gibi duruyor bu haliyle. Belki
bütçedendir… Clough’u Micheal Sheen oynuyor. Clough canlandırması çok zor bir
karakter ancak bazen Sheen yapmacık duruyor. En azından Clough’ta da o hareket
ve mimiklerin yapmacık durabildiği verilebilirdi. Filmin karanlık olması bir
seçimdir, yine de futbol varken bol da yeşil renk beklerdim.
Sonuç olarak bu işe Moneyball kadar iyi kotarılmış
diyemem. Bizzat kitapta filmi yukarı taşıyabilecek birçok şey anlatılıyor.
Clough ve futbolseverler pek tabi izleyebilir.
Filmin Notu: 7.1