Kitabı olan filmleri pek izlemem. Yani önce daima kitaba şans tanırım. Lolita'yı
unutmuştum. Sonra bir arkadaşım çok övdü, sonra filmini indirimde gördüm ve en
son geçen hafta iki ayrı "Okunması Gereken X Kitap" listesinde
karşıma çıktı. Bazen dışımdan bir ses okumamı-izlememi-yapmamı söyler böyle...
Bu dış ses, beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratmadı.
Dönemsel romanlardan, aynı yazarlardan, filmlerden sıkılmıştım ve biraz
daha içe dönük, detaylı, farklı bir roman arıyordum. Karşıma bugün çıktı
Lolita. Vladimir Nabokov'la tanışmama vesile oldu. İç-sel çözümlemeler ve olay
akışları gibi konularda çok iyi romanlar okudum. Bazılarının dili başka bir
dünyadan yazıyor gibiydi... Dostoyevski'nin Tanrı'ya en yakın adam olduğunu
gördüm. Övgü geliyor: Nabokov kadar düzgün tekniği olan, tekniğinden zeka
fışkıran romancı görmedim. Romancının en mühim işlerinden biri konuyu nerede
bitireceğini, ne kadar uzatacağını ayarlamaktır ve bu bir tür içgüdü-öngörüdür.
Ancak Nabokov çok farklı. Romanı, disiplinli bir aşçının lezzetli bir yemeği
gibi sunuyor. Yani yaptığı işi sevdiği aşikar, içine epey mantık da katmış ve
bunu okuyucuya sunduğunda önce hisler harekete geçiyor. Zekasına hayran olmamak
elde değil. Örnekse, kitabın girişinde anlatım tekniği derhal fark
ediliyor. İnsanlara dair detaycı, olaylara dair biraz daha kaba ve lirik
benzetmeleri var. Bu lirik, yalın benzetmelerin ve tasvirlerin ardından şu
cümleyi kondurup okuyucuyu uyandırıyor Nabokov: "-Umarım üslubuma
diyeceğiniz bir şey yoktur, gözetim altında yazıyorum-". Bu başlı başına
dehadır. Nabokov bu cümlesiyle, hem okuyucuyu ağır anlatıma hazırlamış, hem
ağırlaşan dilini bu cümleyle bölerek dikkatleri toparlayıp dili hafifleştirmiş,
hem de okuyucuya neden gözetim altında olduğunu merak ettirmiştir. Çok
stratejik, çok yerinde bir tümcedir bu. Nabokov'u mutlaka okumalı, tekniği ve
dili, dilinin sadelik-detaycılık-duygu ölçüsü harika.
Romanın yine çok beğendiğim girişi:
"Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta;
dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir
dişlere dayanır. Lo-li-ta.
Sabahları ayağındaki çorabının teki, bir elli boyu ile Lo idi, sadece Lo.
Ayağında bol gündelik pantolonu ile Lola. Okulda Dolly. Kayıtlardaki noktalı
çizgilerde Dolores. Ama benim kollarımda hep Lolita idi."