14 Şub 2012

Günaydın Sayın Dinleyenler

          Kamusal alanda keyifli bir radyo programı dinlemek, kamusal alanda mizah dergisi okumak gibidir. Bu genellemeyi kendi ülkem için yapıyorum..
           
Madem konuya kaval kemiğinden daldık, birkaç bir şey karalayayım bu minvalde. Kargo’nun “Boğaziçi” şarkısı doğu-batı ayrımını ve ülkemizin; bu ayrım ve farklılıkların ortasında olduğunu pek güzel, kendine yabancı bir edayla anlatmaktadır. Şarkının “gülmek” ile ilgili sözleri şu şekildedir:

Gülmek doğuda utanç, kibir anlamında
Batıda ise doğal bir istek sanki

            Tabi ki her genelleme gibi bu sözler de yanlışlık içeriyor. Lakin eğer bu sözlerin doğru olduğunu ele alırsak, biz gerçekten de her şeyin ortasındayız. Ülkemizde en çok gişe yapan filmleri düşünün. İnsanlar gülmeyi seviyor değil mi? Komik olmasalar da; komedi filmleri, Türkiye’de daima gişe yapmıştır. Komedyenler komik olmasalar bile hep el üstünde tutulmuşlardır. Fakat bir ortak alanda kahkaha atana daima garip gözlerle bakılır, otobüste mizah dergisi okuyana deli muamelesi yapılır, özellikle arabada şarkı söyleyen erkeğe hiç rastlanmaz, kendi kendine gülenler etrafa bir gülümseme yerine esef dağıtırlar. Çünkü dün sabah ben yine o “ne gülüyorsun …!?” bakışlarını yiyordum arabamda, trafik sıkışıklığında.


            Asıl anlatmak istediğime geleyim; dün sabah fark ettim ki ben de radyo programcısıyım aslında. Hem de çok sadık iki dinleyicim var. Yalnız yayın saatlerim herhangi bir düzen, hatta orantı bile taşımaz. Büyük ihtimalle uyandığım saatlere denk gelir. Uyandığım saatler ise büyük ihtimalle belirsizdir. Yataktan kalkarım, aşağı inerim, Bella (köpeğim, o bir poodle terrier) beni merdivende karşılar, onu severim, kettle’in tuşuna basarım, bardağıma şeker ve kahve koyarım, bilgisayarımı açarım, sigara yakarım, hazır olan kaynar suyumu bardağa boşaltırım, bilgisayarın başına otururum ve yayın başlar. Herhangi bir şarkı listesi hazırlamam. En son şarkı bana ne hatırlatmışsa, onun izlerinden giderim. Neşeli şarkıları pek sevmem. Olsa olsa neşeye bürünmüş hüzünlü şarkılar dinler ve çalarım. Bu sırada haberleri okur, bunları yorumlar, şarkılara eşlik eder, yanımda duran köpeğime boş cümleler kurarım. Bilmem Bella kimi düşünür ancak benim aklım hep sevdiceğimde olur, yine şarkıların izinde mesajlar atarım ona. Ben ve Bella, daima beni dinleriz. Güleriz. Çok gülersem Bella şımarır, dizime çıkar, kendini sevdirir, şımarma belirtisi olan “dilini hafifçe dışarı çıkarma” mimiğini takınır, bazen ellerinden tutarım, dans ederiz, birikmiş bulaşıklar eşliğinde birbirimize saçma hareketler yaparız ve kendimce çok eğlenceli olan bu radyo programı bazen yalnızca birkaç dakika, bazen ise saatler sürer.

            Bir gün, bu güzel günlerin, daha yoksul ve daha zorlu zamanlara yerini bırakacağını biliyorum. Keyfini çıkarmaya çalışıyorum geleceğe üzülmektense.. Geleceği düşününce, bugün, yarının dünü haline geliyor çünkü. Hava kapalı dışarıda, sokak sakin, gayet güzel bir gün.. Yayına devam… Bir kahve daha?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder